Burcu&Murat Aybey Bilinç Kolaylaştırıcılar Gelişim Eğitimleri
Access Bilinç Kolaylaştırıcılar Burcu Aybey & Murat Aybey İletişim +905448928752
Hakkımızda Bilincin Sihirli Eşiğinde NİŞANTAŞI BARS STUDIO Blog Kurumsal Eğitimler Kass Thomas Web Sitesi Linki Access Consciousness Web Sitesi All the Tools You Need to Build a Successful Business Giriş Yap

Mutluluğun Anahtarını Bedeninizde Bulmak için Sonsuz Olasılıklar Nelerdir?

 

1. Murat Aybey 12 Ağustos 2021

Bedenlerimiz, bizim dünya giysilerimiz ve mutluluğumuzun yaratım kaynağıdır. Bugüne dek onları ihmal ettik, dinlemedik...

Ya şimdi bedenlerimizle bağlantı kursak, yaşadıklarımızla ilgili çok farklı bir farkındalık kazanarak özgürleşsek ve mutluluğumuzu yaratsak, bu neye benzerdi?

Zaman içinde pek çok uygulamalarımızda gördük ki; kişilerin zihinsel sınırlamalarla yaşama bakışları, talepleri ve yaşamla ilgili gündemleri ile bedenlerinin farkındalıkları ve talepleri çok farklı.

Onların her biri farklı gündeme sahip olduklarında, hayatla ilgili sıkıştığımız pek çok alan oluşabiliyor.

Beden ve kişi arasında bir bağ kurarak kişinin sıkıştığı yerden özgürleşmesi ve bedeniyle ilişkisini güçlendirmesi sizin gerçek mutluluğunuza açılan kapının anahtarıdır.

Kişi bedeninin daha fazla farkında olup onunla daha fazla iletişim kurduğunda birlikte bir yaşam yaratmaları için bir farklı bir alana davetiye oluyor.

Bedenlerin talepleri onları onurlandırmamız için birer işarettir. Onlar bu şekilde neşelendiklerinde, bizlere hayallerimizin ötesinde bir yaşam yaratmamız için katkı olurlar. 

Bizler ise, zihinsel sınırlamalarımızla bedenlerimize kilitlediğimiz ve yaşamımızın her alanında pek çok kısıtlama yaratan travmalar, kararlar, yargılar, vs. yaratırız.

Bedenlerimiz, bir taraftan hayallerimizin ötesinde bir yaşam için bir kaynak iken diğer yandan onları kısıtladığımız her nokta bize mutlu olmadığımız bir yaşam hazırlar.

Artık daha mutlu bir yaşam için daha mutlu bedenlerle yaşamayı seçer misiniz?

Farkındalığınızı seçer misiniz? Kendinizi seçer misiniz? Bu seçim sizin için sonsuz olasılıklarda mevcuttur.

Her şey mümkündür; siz neyi seçiyorsunuz? 

Bildiğiniz gibi, yarın diye bir şey yoktur. Bizler; bu realiteden satın aldığımız ve kendimiz yaptığımız alışkanlıklarımızla, “görünen köy kılavuz istemez” şeklinde bir bakış açısıyla, kısıtlamalarımızın küçücük yaptığı bir olasılık kıtlığından yarınımızı bugünlerde yaratırız. 

Yaşamımıza girecek olan her yönden ve her türlü gelişmeye ve bunların yaşamımıza getireceği değişim ve fırsatlara kapımızı kapayarak kendimizi konfor sahamıza hapsetmediğimiz takdirde yarını, bize en fazla katkı olacak şekilde, sonsuz olasılıklar evreninden var ederiz. 

Eğer konfor sahamızı oluşturan cevaplarımızla yaşarsak, bunun karşılığı sadece birkaç olasılığı kabulümüzdür ki; işte bu nedenle, yarın hemen hemen bugünden bellidir.

Her şeyi katılaştırdığımız ve değişime izin vermediğimiz bu alanın aksine, evrenin tüm molekülleri ve tüm enerjisi sürekli bir değişim, dönüşüm ve devinim halindedir.

Bu alan ‘kaos’tur. Yani, hiçbir ayrım ve tanımlamanın olmadığı birliğin alanıdır. Yaratımın kaynağıdır. Her şeyin, her şeyle sonsuz bir yaratım ilişkisinde olduğu ve bunun her an için devam ettiği bir alandır.

Bizim sıkıştığımız yaşamlarımız ise birer düzendir. Kullandığımız pek çok düzen noktasıyla, bu kaosun yaşamımızın düzenini değiştirmesine izin vermeyiz. 

Farkında olalım veya olmayalım, halen yaşadığımız yaşamı ve bu yaşamın tüm koşullarını -ki bunlar koşul değil, kısıtlamalarımızla yarattığımız yaşamımızın bize dönen sonuçlarıdır- istisnasız olarak kendi seçimlerimizle yaratırız. Bu, tüm insanlık için böyledir. 

Bu yaşamımızın ötesinde, bu realiteden satın aldığımız tüm kısıtlama ve yargılarla yarattığımız ve aslında gerçek biz olmayan kimliğimizin ötesinde, daha fazla kendimiz olarak ortaya çıkmamıza katkı olacak, bizi geliştiren, değiştiren ve gerçekten mutlu olacağımız bir yaşam yaratmayı seçebiliriz. 

Evrene seçimimizle ilgili bir soru sorarsak, bu sonsuz ve sınırsız alanın bizim sahip olduğumuz enerji, alan ve bilincimizle hiçbir kısıtlama olmadan bir yaratım ilişkisine girmesine izin veririz.  

Bu, evrenin sonsuz yaratım varyasyonlarıyla, tüm bolluğuyla, her molekülüyle, her yönden enerji akışıyla, seçimlerimize uygun yaratımların realitemizde belirmesi için sonsuz olasılıklarıyla çalışmasıdır.

Bu bir süreçtir; aslında bu kesintisiz bir süreçtir. Asla sonlanmayan bir değişim, dönüşüm süreci… Ve yaşamımız boyunca devam edecek bir süreç… Tüm olasılıklar, daha fazla yaratım için izin verdiğimiz oranda, hayatımızda ipuçları şeklinde her an çevremizdedir.

Her olasılık, onu alıp kabul etmeyi seçtiğimizde bir diğer olasılıklar kümesine açılır. Bu şekilde genişleyerek ortaya çıkan pek çok diğer olasılıklara açılımımızı sağlar.

Bu, bize daha büyük yaşamayı, yaşamımızda daha fazla olasılık ve daha fazla yaratımla neşeyle, sadece kendimiz olarak ve sadece kendimiz için var olabilmemizi sağlar.

Gerçekten var olmak, aslında mutluluğun ve bizim ‘çalışmak’ diye adlandırdığımız her şeyin kendisidir. Bunu daha sonra daha fazla açacağım.

Deniz örneğine dönersek; yaşamın kaynağının tüm molekülleriyle bizimle temas halinde olacağı ilişkiyi görmezden gelip, kabul etmediğinizde ve onu sadece gözle gördüğünüzle sınırlayıp, direkt ilişkide olduğunuz kadarıyla yetindiğinizde, suyu sadece bir küvet dolusu kadar kabul ediyorsunuz demektir; ancak küvetteki su sizi kaldırmaz. 

Oysa denizin tamamını kabul eder ve bize katkı olmasına izin verirsek, o bizi kaldırır. 

Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz, aslında her zaman var olan ancak yaşanan bu süreç sonunda dualiteden ayrışıp, tamamıyla yaşam sahamız olacak olan, doğrusal olmayan bu realitede, artık, suda yüzmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Gördüğünüz gibi, direkt etkileşim alanımızın ötesinde tüm yaşamın sonsuzluğunun bize yolladığı her şeyi alıp kabul edersek, onun sonsuz olasılıkları bize toplam kolaylıkla yaşayacağımız bir yaşam yaratmamız için katkı olur.

Seçtiğiniz her şeyin gerçekten alanı olduğunuzda, yani zihinsel kısıtlamalardan bağımsız olarak gerçek bir seçim yaptığınızda; evren, toprak gibi, yaratımınız için katkı olmaya ve gereken her şeyi vermeye hazır ve isteklidir. Hatta bunun için can atar. 

Bu durumda mühim olan sizin neyi seçtiğinizdir. Neyin seçimi ve enerjisisiniz? Seçtiğiniz şeyin alanı olmanız onun tohumu olmanızdır. Tohumunuzda ne var; neyin davetiyesisiniz?

Burada söylenmeden geçilmeyecek bir atasözümüz var: 

Ne ekersen onu biçersin.”

Sonsuz olasılıklar evreni, sizin ne olduğunuzla ilgilenir. Dil ile seçiminizle değil; hangi enerji, alan ve bilinç olduğunuzla ilgilenir.

En “garip”, en “zor”, en “basit” olması sizin zihninizin yargılarıdır. Evren sadece sizin seçimlerinizle ilgilenir. 

Neyin alanı iseniz, onun tohumusunuzdur ve o olacaktır. Bunun için sadece bir soru olmak yeter. Ve seçiminizin gerçekleşmesi için oluşturucu enerji olarak bu seçimi sürdürmeniz gerekir. Yani neye benzerse benzesin ve nasıl olursa olsun seçtiğiniz şeyin karşılığı size gelen her şeyi yargılamadan alıp kabul etmeye devam etmeniz.

Sonuç olarak, evren de toprak gibi neyin tohumu olduğunuza bakar. Eğer kendiniz olmayı seçip tabiatla bağınızı kurarsanız; -ki bu ne kadar kendiniz olduğunuzla ilgilidir- o bağı kurduysanız her şey mümkündür. Toprak, seçtiğiniz her şeyi yaratmanıza sonsuz katkı olacaktır.

Sizin hayatınızda kaç tane olasılık var? 

Close